ÜÇ KİTAP, ÜÇ İNTİHAR (Notre Dame'ın Kamburu, Sefiller, Deniz İşçileri)


Hugo'nun intihar eden üç karakteri

Bu üç karakter Hugo'nun; "Dogmaları" konu aldığı Notre Dame'ın Kamburu, "Yasaları" konu aldığı Sefiller, "Şeyleri (yani maddenin doğasını)" ele aldığı  Deniz İşçileri kitabından. 
Dolayısıyla;

Quasimodo'nun intiharı dogmalara inanmak ile;
Javert'in intiharı yasalara inanmak ile;
Gilliat'ın intiharı ise sevdiğini emek vererek elde edebileceğine inanmak ile. Üçünde de inanmak büyük etken.

Quasimodo

    Kilise duvarının önüne bırakılan ve kimsenin sahiplenmediği, herkesin iğrendiği ama papaz tarafından kabul edilen çirkin kambur. İlerleyen dönemde vücudu çok güçlü ama kendisi bir o kadar çocuk kalan Quasimodo kilisenin her yanına tırmanması ve her detayını bilmesi sonucu kilise ile bir bütün oluyor. Görevi de zangoçluk tabii ki. 

Kimsenin sevmediği, herkesin iğrenerek baktığı ama gene de saygı duyulan bu arkadaş kimsenin saygı duymadığı ama herkesin hayran baktığı Esmeralda'ya aşık oluyor. Güzel olduğu için değil, kendisine ilk defa birisinin yadırgayarak bakmaması sebebiyle. Konumuz intiharı olduğu için sona atlıyorum:

Esmeralda toplumun dogmalarına aykırı olduğu için öldürülünce Quasimodo artık onu o yapan işine dönemiyor ve kemikleri yıllar sonra sevdiğinin mezarında bulunacak şekilde gidip Esmeralda'nın yanına yatıyor.

Kendini işine adamak ve babası saydığı papazın emrinde olmak onun ibadet gibi yaptığı şey iken Esmeralda kendisine su verdiği andan itibaren, Quasimodo onun peşinden sonu ölüm de olsa gidiyor. Onu değerli yapan şey de bu zaten. Belirtelim değerli olmak da değil onun amacı, bir amacı yok. Tek seçeneği bu sadece. Kurulmuş bir saat gibi giriyor o mezara. İntihar demek yerine dogmaların kurbanı oldu diyebiliriz belki de.

Gilliat

Gilliat şehre taşınan yalnız bir kadının yalnız kalan oğlu. Bu yalnızlık onu bilgi sahibi, araştıran ve her şeyi az çok irdeleyen bir insan yapıyor. (Tanıdık geldi mi?) Elinden her iş gelen yapısı ile de muhteşem bir kahraman oluyor. Tabi toplum gözünde bunların yanında yalnız bir anneniz ve sosyal sorunu olan gizemli bir yapınız varsa size cinlerle iletişim kuran, şeytanları olan vs insan gözüyle bakılıyor. 

    Karaya oturan gemi için Deruche 'nin "onu kurtaranla evlenirim" demesi ve bunu babasının onaylaması sonucu gözünü kırpmadan dayanılması imkansız bir fırtına gelecek olmasına rağmen sağ çıkılması imkansız görünen imkansız kayalığa giriyor. Deruche'ye aşık olmasının sebebi ise ona ilgi göstermesi tıpkı Quasimodo gibi. Hugo şeylerin tabiatını fırtına ve kayalıkta çok iyi anlatmış ama çarpıcı noktası bu tabiatla mücadelenin sonucunda.

Gilliat bir söz uğruna imkansız kabul edileni başardıktan sonra döndüğünde herkesin hayranlığı ve sevdiğinin sözünü gerçekleştirmek istememesi gerçeğini buluyor. Kızı Gilliat'ın hayatını kurtardığı papazla yakınlık kurmuş. Kızın babası bile "Papaz dediğin iyi görünümlü yalancıdır böyle bir kahramanın yanında esamesi olmaz" dese de Gilliat durumu kabullenmiştir artık. 

Can alıcı nokta da bu kabullenme. Başkasının olmayacağını, her şeyini ortaya koyduğu bu kızın papazla olması sözü geçtiği andan itibaren kendisiyle evlense bile anlamını yitirdiğini görür görmez kabulleniyor durumu. Ve sevdiğini babasına rağmen sevdiğiyle evlendirmeden ölüme gitmiyor çünkü bunu başkası yapamaz. Annesinin eşyalarını (bunu sadece sevdiğime verecektim sözü var ki) ve ayarladığı bileti onlara verdikten sonra kıyının ucunda sağ çıkamayacağı yere oturup onlara el sallıyor.

Kahramanlığın getirdiği ün, babanın verdiği söz, zenginlik... bunların hepsini bir kenara bırakıyor Gilliat giderken. Çünkü bunlar artık kendisi için sadece gözünü gerçeğe kapatma aracı olacak. Katili eşyanın tabiatı diyebiliriz.

Javert

     Javert hikaye boyunca kanun karşıtı insanlarla mücadele eden Hugo'nun diliyle söylemek gerekirse bir papazın dinine bağlılığı gibi düzene bağlı bir müfettiş. Sistem karşıtı insanları ise dininin düşmanları gibi görüyor. En ufak hatasında ise prensiplerine bağlılığı ile istifasını verip her şeyini bırakmaya kadar gidiyor. Bir hayatı yok javert'in, bir ailesi yok. Kendini öylesine adamış sisteme. 

Hayatının suçlusu Jean Valjean'ın sistem karşıtı, kanun dışı olmasına rağmen hayatını bağışlaması (kendisini tutuklayacağını bile bile) ise bu sert inancında ilk çatlağı oluşturuyor. Quasimodo'ya su vermek, Gilliat'la ilgilenmek gibi bir etkisi var bu olayın. Artık eskisi gibi olamaz. Çünkü karşısındakilerin yanlışlığı ve savunduğunun doğruluğu sert bir darbe aldı.

 Mesleğini ne kadar iyi olursa olsun eskisi gibi yapamaz artık, kendini başka bir şeye de adayamaz , kanun dediği yıkılmaz şeylerin altındaki boşluğu gördü, yıllardır uğrunda çırpındığı şeydeki boşluğu. Hayatının anlamı bir anda yok olmuş durumda. Eğer anlam yolunu seçmiş insanlardansanız bu ölüm fermanınızdır.

Jean Valjean'ı yakalayan Javert,  hapishane yolunda Jean Valjean'ı bırakıp son bir not ile karakoldan ayrılıyor ve Sein'in kıyısına geliyor.

Hayal kurmuyor Javert, kendine yeni umutlar vaat etmiyor, yeni planlar yapnıyor çünkü artık eskisi gibi olmayacağını görüyor. Yaptığı şeyler sadece kendini kandırmak olacak bunu anlıyor. Quasimodo ve Gilliat gibi. Sein'e atlamak seçenek değil artık. Katili ise yasalar diyebiliriz belki burada.

....

Bu adamlar ölüme teslim olurken insanın canının yanmaması mümkün değil. Javert polis teşkilatına gidip geride bıraktığı bir iki basit görevi yazmıştı ölmeden önce.

Quasimodo kimseden habersizce girdi mezara. Zaten kimsenin umrunda değildi.

Gilliat, sevdiğini, hayatını kurtardığı papazla kendine rağmen evlendirmeyi başarıp öyle gidiyor. Her şeyi ayarlamasa olmayacak bir şeyi yapıyor ki bu şeyin sebebi ile intiharının sebebi aynı. 

Ve okuyucu olarak anlıyorsun ki,

-Sein'e atlamaktan başka hiçbir seçeneği yok onurlu müfettişin. Başka bir hayat kurmamış kendine sisteme adadığı hayatı dışında ve artık yaptığı her şey eğreti olacak.

-Gilliat da o ölüm taburesine oturup dalgalara bırakmalı kendini. Hayatıın en önemli ve bir daha asla olmayacak başarısını adadığı kişi buna rağmen kabul etmedi onu. Diğerleri gibi. Belki kabul edenler olacak ama.....

Kısaca

Biri ne yaparsa yapsın istediğinin gerçek olamayacağını,

Diğeri gerçeklik uğruna yaptığı onca şeyden sonra o gerçekliğin sahte oluşunu gördü ve ikisi de yakınmadan, kendini kandıracak bir şeyler aramadan kabullendiler durumu.

Quasimodo içinse başka bir seçenek yoktu zaten.

Görsel kaynağı:

Les miserables filminde Russell Crowe'un şarkısı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DİBİ GÖRMEK, SIFIRDAN BAŞLAMAK

İkarus'un Düşüşü Sırasında Bir Manzara Tablosu ve Önem Verme Üzerine