Özgürlük Üzerine (1 Mayıs )


 Therapist- Rene MAGRİTTE


Özgürlük Üzerine:

"İnsanların çoğu özgürlüğü gerçekten istemezler" Freud.

Bu söz özellikle de özgürlüğün günümüzdeki tanımına göre apaçık saçma geliyor. Neden istemesinler özgürlüğü, özgürlük çok güzel bir şey değil mi? Hatırlayalım neydi o tanım? 

"Kişinin istediğini yapabilmesi" (Başkasının hakkını kısıtlamadan)

Evet özgürlüğün toplum nezdinde en çok kabul gören tanımı bu. Oysa içinde tuttuğu ama alakasını anlamadığım çok basit bir kavram var. "İstemek". Nedense özgürlük istemek kavramı ile tanımlanmış ki burada istemediğini yapmak özgürlük olmuyor gibi bir anlama varıyor. Soru şu:

Bu tanımı ne diye kabul ettik ? Bu tanım belki mutluluğun tanımı olabilir çünkü mutluluk istediğin şeyin gerçekleşmesi ile doğrudan bağlantılı ama özünde özgürlüğe özellikle karşı. Bu karşılığa gelmeden mutluluğun da özgürlükle bağdaştırıldığını fark etmenizi istiyorum. İstemek, mutlu olmak ve özgürlük bir arada kullanılıyor sanki bir sacayağının üç ayağı gibi . Ancak özgürlüğü bu sacayağından özgür kılmak gerek. Nedeni de Schopenhouer'un şu uyarısında gizli:


"İstediğimiz gibi hareket edebiliriz ancak istediğimiz gibi isteyemeyiz."


Tanımı tekrar ama bu söz ışığında ele alırsak;

 İstediği gibi hareket eden insan özgürdür 'den

 İstediği gibi hareket eden ama istediği gibi isteyemeyen bir insan özgürdür 

tanımına çıkıyoruz. Dikkatli baktığımızda, eğer kişinin isteklerini yöneten başka biri olduğu zaman -ki burası çokomelli- aslında modern köle  Özgür oluyor. Zira sonuçta istediğini yapıyor bu köle. Kelime oyununun arkasında gizlenen şey kişinin isteklerini yöneten bir kuklacı. Bu kuklacı bazen toplum, bazen arkadaş çevresi, bazen bir karşı cins, bazen ün.... 


Özgürlüğü gerçekten bilen insanlar için açık olan şey şudur ki eğer bir kuklacı ve onun ipleri varsa özgürlükten söz edemeyiz.  Öyleyse isteklerimizi yönetemediğimiz ancak başkalarının bunu çok bariz yaptığı bir dünyada özgürlük ile isteklerin zıt taraflarda olması gerekliliği aşikar. Peki mutluluk? Onun durumu karışık biraz. Yandaş iş adamı gibi ağır basan tarafa gidiyor.

 Örneğin fastfood yemek çoğunun istediği bir şeydir ve kabul gören tanıma göre özgürlük onu yemektir. Oysa isteklerine aykırı hareket eden kişi onu yemeyecektir ve bu mutluluktan mahrum kalacaktır. Bunu fazla oyun oynamak, karşı cins için çok fazla emek/zaman/para kaybetmek, alkol ve sigara, tembellik, mastürbasyon(bir arkadaş ekolü)  vs diyerek genişlettiğimizde bunların tatmininden uzak kalmanın kabul gören özgürlükten de uzak kalmak olduğunu görüyoruz. İşte bu kuklacının istemediği şey. Çünkü kuklacı istiyor ki istediğinizi yapın ki o da istediğini yapsın.

Bu sebeple özgürlük etiketini içki içebilmek, istediğini yiyebilmek, istediğinle yatmak ve istediğini giymek gibi satın alınabilecek şeyler üzerine yapıştırır kuklacı. 

 Peki diğer tarafta neden insanlar bunlardan mahrum kalır mutluluk pahasına?

Cevap amaç. Bir amacının olması. Çünkü bir amacın varsa (Örneğin kilo vermek, dil öğrenmek, iş kurmak) isteklerini bir kenara bırakırsın. Burada irade isteğe ağır basar. Sana der ki şimdi istediğini yapma daha anlamlı bir şey için. Anlamın tadını bir kez tadan da zaten değerini anlar.  

Öyleyse özgürlüğü tekrar tanımlayalım:

"Yaptıklarını bağımsız iradesi ile yapan kişi"

İşte Freud un bahsettiği özgürlük. Peki neden istemezler özgürlüğü? Çünkü (sözün devamı) özgürlük sorumluluk gerektirir ve insanlar sorumluluktan uzak dururlar.

-modern köle olmayanın isteklerini araştırması gerekir.

-kökenlerini öğrendikçe onlara aykırı davranmanın kendini bulması için elzemini anlar.

-isteklerin gerçekleşmesi olan hazzı terk etmelidir 

-bu şekilde davrandığı için yalnız kalır. 

-acılı bir madde

-acılı bir madde daha

-acılı bir madde daha

....

Özgürlük anlamaktan ve sormaktan geçer kısaca, ki bu da vazgeçmeyi ve acıyı gerektiriyor. İşte bu sebeple insanların çoğu özgürlüğü istemezler. Yine şöyle demiş Freud:

"Mutluluk ile anlamın yolu ayrıdır." Muhtemelen yüzde doksanın seçimi ilkidir ki özgürlük ilizyonu da burada çünkü bu özgür olarak yaptıkları son seçim.

Aklıma gelmişken:

"İnsanların yüzde doksanı yaşamazlar onlar sadece vardır." der Oscar WILDE.

Ups! (Requem for a dream eşliğinde okumalık)

Son zamanlarda bu bilinci ve idealizmi gören kuklacı yeni bir taktikle karşımızda. Bu sefer istekleri ile hareket eden insanlar yetersiz gelmiş olacak ki (zaten neye yeterli olur ki bu insanlar) artık istekleri değil amaçları da yönetmesi gerektiğini görmüş. Bu sebeple de bize istek değil amaç pazarlamaya başlamış. Bunu da farklı olmaya olan hassasiyetimiz üzerinden yapıyor. İnsanların kimlik arayışını görüyor ve onlara kimlik pazarlıyor. Birtakım fenomenler, yıldızlar üzerinden farklı olmayı satın alıyorsunuz ve siz aileniz gibi ya da toplum gibi değilsiniz artık. Satın aldığınız ürünler de doğal olarak farklı.  Giyiminiz, yedikleriniz, bakımınız, okuduklarınız, kullandığınız..... Aslında aynısının laciverti ama bu çok daha tehlikeli. Çünkü bu sefer ürün satmanın yanında birtakım amaçlar da birleşmiş durumda: 

Özgürlük savaşçılığı diye terörü, İnsan hakları diye suçluları, Kadın hakları diye kadının meta olmasını (presentable kelimesinin arkasına gizlenmek), İnanç özgürlüğü diye zırvalar ile milleti kandırıp zengin olmayı, Cinsiyet özgürlüğü diye eşitsizliği daha da artırmayı meşru hale getirmek üzereyiz.  Bütün bunlar nerd ve loser diye tabir ettiğimiz insanların hayatlarındaki anlam eksikliğini kapatmak için kandırılmaya açık olmaları yüzünden oluyor. 

Örneğin 
-Hayatında mülteci görmeyen insan onların da yaşamaya hakkı var diyerek yaptıkları taşkınlıkları görmezden gelip ülkesini peşkeş çekmeyi, 
-Ömrü boyunca din etkisi hissetmemiş insan şeriatı inanç özgürlüğü ile yaymayı,
-Terörü ve zararını hiç bilmeyen insan da faşizme karşı durduğu zannıyla terörü savunuyor

İsteklerinizi sorguladığınız gibi amaçlarınızı da sorgulayın ey Romalılar ve kuklacıyı görün.

En büyük şeriat ve terör yandaşlarının Avrupa ve Amerika üzerinde aynı yerden fonlanması gibi, LGBT eylemlerinde Öcalan resmi ya da pkk bayrağı asılması gibi aslında çok açık oynuyor kendisi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜÇ KİTAP, ÜÇ İNTİHAR (Notre Dame'ın Kamburu, Sefiller, Deniz İşçileri)

DİBİ GÖRMEK, SIFIRDAN BAŞLAMAK

İkarus'un Düşüşü Sırasında Bir Manzara Tablosu ve Önem Verme Üzerine