Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MİMARİDE VİTRUVİUS'UN ÜÇ İLKESİ

Resim
VİTRUVİUS KİMDİR?       İsminin uzun hali Marchus Vitruvius Pollio. M.Ö. 1. yy.'da yaşamış yazar, mühendis ve mimar. ."Mimari üzerine on kitap" ile tanınsa da başarılı bir mimari üzerine değineceğimiz üç kuralı "De Architectura" isimli eserinde bulunuyor. Bu ilkeleri "Utilitas (kullanım), Firmitas (kararlılık),Venustas (çekicilik)" diyerek belirlemiş ve ilkeler Antik Dünya'dan Rönesans'a oradan da günümüze kadar bir takım değişikliklerle de olsa gelebilmiş. İlkelerin Önemi     Kısa bir tanıtımdan sonra, yazarın biyografisine girmekten veya kavramların günümüze evrimini göstermektense, bu kavramların yorumlanması, bakış açısı sunulmasının önemli olduğunu düşünüyorum .Başlarken ilk sorumuz şu olsun: Mimarlıkta bir ilkeye bağlı kalınmalı mıdır? Cevabım evet. Çünkü üretilen eser için harcanan zaman ve maliyet diğer sanat dallarına kıyasla çok daha yüksek ve eserin insan hayatına etkisi de çok fazla olacağından, mimaride işlerin belli başlı ilkel...

DUYGUSAL AÇIDAN ZOR ZAMANLAR ÜZERİNE

Resim
    (Truman Show) DUYGUSAL AÇIDAN ZOR ZAMANLAR GEÇER Mİ?      Sebep değişken ancak hisler genelde aynı. Bünyede duruma göre yalnızlık, sıkıntı, bunalım, nefret, korku, pişmanlık.... pek çok duygu-durumun aynı anda yaşandığı günler yani. Sonuç da hayatın anlamını yitirmesi kaynaklı yataktan hiç çıkmamak, sürekli kırgınlık, hiçbir şey yapmak istememek, yapılacakları (yapılması gerekenleri) ertelemek veya yapmamak. Peki nasıl kurtulabiliriz? Bilmemiz gereken ilk şey, bu durumdan kurtulacağımızın kesin ve isteğimizden bağımsız olması. Şöyle ki insan hayatta birçok şey yaşıyor ve bir olayın etkisi  üstünden geçen olaylar sonrasında gitgide azalıyor. Çünkü hayatta kalmamız için çok fazla gereksinimimiz ve bunları gidermek için de yapılması gerekenler var. Doğal olarak bunlar yapılırken gerçekleşecekler, hayata girecek yeni insanlar, çözülmesi gereken yeni problemler ve tabii ki yeni anılar olacak. Derde, kedere sebep olan o çok önemli olay ise eskisi kadar etki ...

DİBİ GÖRMEK, SIFIRDAN BAŞLAMAK

Resim
DİP NEDİR?     Bir şeyin en aşağıda kalan noktası olarak tanımladığımız dip kavramı, kullanışlı bir metafor. Çünkü çağrışımları arasında yukarı çıkmak  var. Zaten bizi en çok cezbeden bu çıkış hali. Çıkmak dipte olmaktan da yukarıda olmaktan da daha değerli.   Kavramı irdelediğimizde (mecazi anlam)insanın bir alanda sahip olduklarını veya etkilerini kaybettiği ve kurtarmak için elinde seçenek olmadığı nokta diyebiliriz. -Seçenek olmaması önemli.- Öyle insanın rahat edeceği bir yer değil tabii ki. Maddi olarak zorlanmak, duygusal olarak zorlanmak, kabullenememek ve hepsine eşlik eden acı var işin içinde. Dolayısıyla bu insanın bir şeyler yapması gerekiyor.  Dip için elimizde bir turnusol kağıdı var artık. Eğer bir konuda yapılabilecek bir şeyi yok ise kişi diptedir diyebiliriz. Yalnız yanlış anlama olmaması için şunu belirtmekte fayda var ki dip her zaman kötü bir şey olmaz ama her zaman kötü hissettirir. Burada dipi iki kısıma ayırmak mantıklı: Birin...

PROJE SUNUMU YAPMAK

Resim
Neden Sunum Yapılır?      Sunum kelimesinin kökü sunmak fiili. İletmek ve anlatmak gibi fiiller değil de sunmak fiili söz konusu olunca da sunulan kişinin üstün olduğu anlamı geliyor akla serbest çağrışımla; patron, jüri, sınıf, denetim ekibi, iş görüşmesi ve hatta tanışalacak bir partner (sunulan da kişinin kendisi oluyor bu durumda).  O zaman ilk sorumuz şu olmalı "sunulanı üstün kılan nedir, daha doğru ifadeyle sunulmaya değer kılan?" Farklı cevaplar var; patron ise karşımızdaki üstünlüğü fikri değerlendirmek, jüri ise karşımızda projemizi onaylayabilmeleri, biriyle tanışıyorsak da bizi kabul etmesinin bizim için önemli olması... Sunuma başlamadan önce sunulan ve sunulma sebebi netleştirilmeli yani. Sonrasında; Amaç Belirlemek ve Sürece Sadakat      Konusu ne kadar farklı olursa olsun hedef bağlamında sunumların ortak noktası şudur:  Sunum yapılan kişinin, sunumu yapılan şey üzerinden size veya projenize istediğiniz veya istemediğiniz b...

KENDİN OLMAK

Resim
KENDİN OLMANIN YOLLARI       Kendin olmanın yolları aslında çok tehlikeli bir başlık. Çünkü en başta kendisiyle çelişiyor. Kendin olmaktan maksat  yolunu kendin çizebilmek iken tutup da başkasının gösterdiği yolu izlemek tutarsız ve amacımıza ulaşmayı da engelliyor. Ayrıca özellikle bireyin toplumdan önce gelmeye başladığı günümüzde, üzerimize yağan kendin ol emirlerinden sonra -ki özellikle emir diyorum- neyi nasıl yapacağımızı hep başkalarından öğrendiğimiz için bunu da başkalarından öğrenmeye çalışacağımızı bilen bir sürü fırsatçı, insanlara bunun yollarını gösterdiğini iddia ederek ortaya çıkmış durumda. Tabii ki gerçekten de insanlara yardımcı olmak niyetinde olanlar var ancak insanlara kendinin veya bir başkasının başarılarını ve/veya felsefesini anlatmak tek başına onların kendi olmalarını sağlayamayacaktır.  Bu tip olgular insanlar için ilham kaynağı olabilir, kendi yollarını kolaylaştırabilir, çıkmaza düştüklerinde yapabileceklerini gösterebilir anca...

İLAHİ ADALET VAR MIDIR?

Resim
           Direkt bir cevap vermek kolay olsa da (Var desek de yok desek de) sorgulamanın daha önemli olduğunu düşünüyorum. Ha bir de mesele bir ilah var mıdır değil, ilahi bir adalet var mıdır meselesidir. İlah var ama adalet yok diyenler olabileceği gibi adalet var ama ilah yok diyenler de olabilir bu yüzden sorgulanan kavramı iyi bilmeliyiz. O zaman önce kavramları tanıyalım. Adalet ve Hak Kavramlarının Değişkenliği     Adalet dediğimiz zaman hukuka uygunluk, haklı-haksız olmak gibi ifadelerle karşılaşırız, yani hak kavramından bağımsız adalet irdelemesi olmadığını görüyoruz. Şöyle ki eğer ortada bir hak yok veya belirsiz ise adaleti sağlayamazsınız. Dolayısıyla haklı olanı bulmak elzemdir. Haklı olan ve hak ettiği şey bilinirse adalet çok daha basit bir şekilde sağlanır.  Peki hak nedir?  İşte burada mesele biraz karışıyor çünkü hak kavramının çok çeşitli tanımları mevcut. Örneğin bir emek karşılığı alınan şeyi, hiçbir emek har...

İNANMADAN YAŞANABİLİR Mİ?

Resim
İNANMAK NEDİR  ve NEDEN İNANIRIZ?     İnanmak kelimesi sözlükte gerçek kabul etmek, güvenmek, yüce varlık olarak görmek gibi ifadelerle tanımlanır. Yani temelde bir şeyin doğruluğunu kabul ve bilgi kaynağına güven yatıyor. Baştan belirtelim burada meselemiz sadece bir dine inanmak değil insanın inanma kabiliyeti ve potansiyeli. Google'ın ilk tanımını "bir şeyi doğru, gerçek kabul etmek" alıp bu bağlam ile sorumuza dönelim, neden inanırız?     Sebebi basit, inanmadan bir şey yapamayız. Yani yaşamımızı devam ettirebilmek için; diğer canlılardaki pençeler, kürkler, çevik kas yapıları, kamuflajlar gibi fiziki olarak pek bir avantajımız yok buna rağmem Dünya'ya hakim olma iddiasındayız ve bunu da aşıp diğer gezegenlere ulaşmayı planlıyoruz. Uzaya uydular gönderiyor, çok kapsamlı iletişim sistemleri kullanıyor ve yüksek miktarda ve tehlikeli enerji kaynaklarını yönlendiriyoruz. Bunları yapabilmemizi sağlayan temel yetenek (diğer canlılarda olmayan) "Örüntü Tan...

KENDİ KENDİNE YETEBİLMEK NE KADAR MÜMKÜN?

Resim
(Namı değer: "Kendi yağında kavrulmak")     Modern Dünya'da özellikle insanların gözüne sokulan bir olgu "kendi kendine yetebilmek". Televizyonlarda internet ortamında, kurgu eserlerde o kadar çok vurgulanır ki herkes kendine her konuda yetebilecekmiş algısı oluşur. Ancak birilerinin böyle bir şeyin mümkün olmadığını söylemesi lazım çünkü sosyal primat yapımız gereği doğumdan ölüme kadar her zaman birilerine ihtiyacımız var. Ekonomimiz, toplum sistemlerimiz ve inançlarımız bunun üzerine kurulu. Birisi bir şeyi üretir, diğeri başka bir şeyi ve çark böyle döner. Dolayısıyla mecburuz diğerlerine. Duygusal dünyamız için de durum böyle haliyle. "Ben çok başarılıyım kimseye ihtiyacım yok" diye ortalıkta dolananlara aldanmamalı çünkü üstüne basa basa vurgulamaları bile ihtiyaçlarını ele veriyor çoğu zaman.     Burada insanlara bağımlı  veya yük olmamak gerekir düşüncesi haklı ve yerinde bir karşı çıkış olur. Zaten yapmak istediğim de bu iki düşünceyi d...