MİMARİDE VİTRUVİUS'UN ÜÇ İLKESİ
VİTRUVİUS KİMDİR?
İsminin uzun hali Marchus Vitruvius Pollio. M.Ö. 1. yy.'da yaşamış yazar, mühendis ve mimar. ."Mimari üzerine on kitap" ile tanınsa da başarılı bir mimari üzerine değineceğimiz üç kuralı "De Architectura" isimli eserinde bulunuyor. Bu ilkeleri "Utilitas (kullanım), Firmitas (kararlılık),Venustas (çekicilik)" diyerek belirlemiş ve ilkeler Antik Dünya'dan Rönesans'a oradan da günümüze kadar bir takım değişikliklerle de olsa gelebilmiş.İlkelerin Önemi
Kısa bir tanıtımdan sonra, yazarın biyografisine girmekten veya kavramların günümüze evrimini göstermektense, bu kavramların yorumlanması, bakış açısı sunulmasının önemli olduğunu düşünüyorum .Başlarken ilk sorumuz şu olsun: Mimarlıkta bir ilkeye bağlı kalınmalı mıdır? Cevabım evet. Çünkü üretilen eser için harcanan zaman ve maliyet diğer sanat dallarına kıyasla çok daha yüksek ve eserin insan hayatına etkisi de çok fazla olacağından, mimaride işlerin belli başlı ilkeler çerçevesinde olması elzem. (Diğer sanatlarda ilke yok demiyorum tabii)Sadece sağlamlık değil; yapının enerji tüketimi; çevre görünümüne, nüfusa, sağlığa etkisi ve daha birçok konuda devletlerin ilkeleri mevcut ancak mimarın bağlı olması gereken başka ilkeler de olmalıdır ki yapının tek amacı barınmak (ya da ne hastahane, okul, santral amacı neyse o) olmasın. Sanat mı mühendislik mi yazımda da değindiğim gibi bir şey tasarlarken bir mesaj iletme kaygısı olduğunda mesele sanatın alanına girer ve tıpkı bir yazarın kelimeleri sıralaması ya da ressamın resmini tuvale aktarmasındaki gibi mimar için de ilkeler vardır. Bu ilkeler mimara bazı sorulara cevap vermesinde yardımcı olacaktır: Gerçeğe bağlı mı kalmalı yoksa sürreal mi ilerlemeli, anıtsal mı olmalı yoksa eklemlenmeye müsaade edebilir mi, klasik mi modern mi postmodern mi yaklaşmalı...
Burada soru şuraya da geliyor: ilkeleri kim, neden belirledi? Mimar ilkelerinin bir kısmını kendi seçebileceği gibi bazen de doğal olarak bazı ilkeleri uygulamak zorundadır (örneğin sağlamlık) ama kanımca bağlı olduğu ilkelerin kökenini sorgulamazsa özgünlüğünden (ve yerine göre mimarlığından) taviz vermiş olur. Dolayısıyla neyi neye göre çizdiğini, hangi taşıyıcı sistemi neden önerdiğini, kat sayısını, teknik sistemlerin görünüme etkisini, "işlev mi, biçim mi?" sorusuna verdiği cevabı, cephe görünümü ve kullanıcıdaki yarattığı hissi ve daha birçok şeyi sorgulamakla mükelleftir.
(Bu da bir mimarın psikolojiden, sosyolojiden, mühendislikten, sanat akımlarından, yerel ve küresel tarihten ve daha pek çok konudan bilgi birikimine sahip olmakla beraber sürekli kendini geliştiren biri olması gereğiyle mimarlığın zorluğunu tekrar ortaya koyar.)
Burada soru şuraya da geliyor: ilkeleri kim, neden belirledi? Mimar ilkelerinin bir kısmını kendi seçebileceği gibi bazen de doğal olarak bazı ilkeleri uygulamak zorundadır (örneğin sağlamlık) ama kanımca bağlı olduğu ilkelerin kökenini sorgulamazsa özgünlüğünden (ve yerine göre mimarlığından) taviz vermiş olur. Dolayısıyla neyi neye göre çizdiğini, hangi taşıyıcı sistemi neden önerdiğini, kat sayısını, teknik sistemlerin görünüme etkisini, "işlev mi, biçim mi?" sorusuna verdiği cevabı, cephe görünümü ve kullanıcıdaki yarattığı hissi ve daha birçok şeyi sorgulamakla mükelleftir.
(Bu da bir mimarın psikolojiden, sosyolojiden, mühendislikten, sanat akımlarından, yerel ve küresel tarihten ve daha pek çok konudan bilgi birikimine sahip olmakla beraber sürekli kendini geliştiren biri olması gereğiyle mimarlığın zorluğunu tekrar ortaya koyar.)
İlkelere geçelim:
Peki dayanım ilkesi ne ölçüde gerekli? Bir yapının kullanım süresini bilemesek de mümkün olduğu kadar ayakta kalmasını isteriz. Bu mümkünlüğü belirleyen etkenlerin başında çevre şartları gelir.
Firmitas - Kararlılık, Sağlamlık, Kalıcılık
Latince çevirisi kararlılık olan firmitas sağlamlık anlamının yanısıra kalıcılık anlamıyla da kullanılır. Burada sağlamlık ile kalıcılık arasındaki ilişkiye bir göz atmak gerekiyor. Şöyle ki bir eserin kalıcı olması için birçok konuda dayanım şarttır ancak dayanıklı her eser kalıcı olamaz. Kalıcılığı belirleyen şeyler dayanımla sınırlandırılamayacağı gibi dayanımı da ana amaç olarak edinmek eğer sığınak ya da enerji santrali gibi yapılar yapmıyorsak doğru değildir.Peki dayanım ilkesi ne ölçüde gerekli? Bir yapının kullanım süresini bilemesek de mümkün olduğu kadar ayakta kalmasını isteriz. Bu mümkünlüğü belirleyen etkenlerin başında çevre şartları gelir.
Bulunulan evreye göre elemanların korunması için önlemler alınmalıdır ki yapı dayanımını yitirmesin. Bu durumda da çevreye ve elemana özgü birtakım standartlar ve bilgiler gereklidir. Örneğin ahşap elemanların çürümeye karşı korunması, betonarme elemanların da sudan korunması gibi yapı fiziği bilgisi.
Bir diğer etken yapının maruz kalacağı kuvvetlerdir. Burada yapının kendi ağırlığının yanında deprem, rüzgar, su basıncı vb kuvvetleri de hesaplayıp taşıyıcı sistemi ve eleman boyutlarını belirlemek hayati önemdedir. Bunun için de mühendislik bilgisi şarttır.
Venustas-Çekicilik, Güzellik, Estetik
İnsanlar bulundukları yapılar da dahil olmak üzere eşyalarının güzel olmasını, göze hitap etmesini ister. Bence bu istek hislerin kökeniyle bağlantılı .Açıklık kazandırmak için şu soruyu soralım: Bize güzel görünen nedir? Üzerine biraz düşündüğümüzde bize güzel görünen şeyler karmaşık olmayan (düzensiz süslemeler yerine süslemeleri orantılı dağıtan), beklentimizi sarsmayan (örüntü tanıma ve tanımlama etkisi, tanıdıklık ), üzerinde emek olan (değerlilik hissi), güvende hissettiren vb nesnelerdir. Güzellik algımız eş seçiminden ev seçimine hayatın birçok noktasını etkiler. Sözgelimi bize tanıdık imgeleri anımsatan yapılar ve insanlar bizim için o kadar değerlidir ki onlarla bir ömür geçirmeyi göze alabiliriz.Konu mimari güzellik olunca bunu sağlamak amaç gerektirir. Çünkü yapıya estetiğini veren bir düzen ve mesaja sahip olması yani bakan kişiye bir şey ifade etmesidir. Bu konu için en uyumsuz görünen modernistleri ele alalım. Modernizmde yapının bütün süslerden uzak tutulması gerektiği esas. Bir uçak ya da gemi gibi bir makine için süs kullanmak onun işlevine nasıl zarar verirse yapılar için de aynısını savunurlar. İronik ama yapılarında amaç gösterme kaygısından kaçınan modernistler aslında işlev odaklı bir yaşam tarzını ifade kaygısındadırlar.
Özetle bize güzel gelen yapılara bakınca birtakım mesajlar algılarız. Örneğin sıra sıra apartmanlar sıraya girmiş okul çocuklarını (Mutluluğun mimarisinden alıntı), askeri yapılar hiyerarşiyi ve dini yapılar da yükselme uhreviyatı anımsatabilirler. Ancak bu mesaj karmaşık bir şekilde iletilmeye çalışılırsa ya da zorlamalarla verilirse bu güzellik algısı kaybolur. Sonuçta uzun bir fıkraya kim güler ki?
Not: Çok uzun ya da saçma fıkralara gülenlerin evlerinde gösterişten bunaltacak kadar şatafat olması tesadüf değildir. Bu insanların malum partiye şaka şaka...
Kalıcılık (Firmitas) ilkesi daha çok hesaplama ve mühendislik bilgileri ya da yapım yöntemleri gerektirdiğinden farklı bir yerde tutulsa da ilkeler birlikte düşünülmelidir. Camileri ele alalım. Çoğu aslında Ayasofya, Sultanahmet ya da Selimiye camilerinin yapım yöntemlerine benzer yapılmış. Hatta eski camilerin tıpatıp aynısının yapıldığı yerler de var. Ancak tamamen aynı yapılan yeni camiler orijinalleri kadar etkileyici değiller.
Utilitas-Kullanım, Fayda, Uygunluk
Utilitas yani uyum ilkesinde kast edilen genel bir uyum. Yani yapının çevresiyle, doğayla, içinde bulunduğu yüzyıl ile, kullanıcısıyla kısaca etkileşimde bulunduğu her şeyle uyum içerisinde olması. Yalnız uygunluk ilkesinin kapsamının diğerlerine nazaran daha göreceli olduğu gözden kaçmasın. Örneğin bir gökdelen söz konusu ise standart çevreye uygunluk bozulabilir (olumlu anlamda) ya da bir askeri yapı için uyumsuzluk riskli olabilir. O yüzden neyin ne kadar uygun olacağına karar vermek projeye, kullanıcıya, çevreye göre değişecektir.
(Gene mutluluğun mimirisinden) Le Corbusier'in fabrika lojmanlarına bakmakta fayda var. Bu yapılarda Le Corbuiser yerel ve kırsal özellik olmaması sebebiyle övünür. Ancak hesaba katmadığı "yapıları kullanacak kişilerin yerel halktan olması ve bu kitlenin fabrikada zaten sürekli karşılaştıkları kırsaldan uzak yaşamdan sıkılacağı" gerçeği projeyi kullanışsız kılmıştır. Kullanıcılar da doğal olarak yapıları özledikleri yaşam tarzına göre yorumlayarak (kaplamalar, bahçe telleri, duvar kağıtları, bacalar vb ile) mimarın modernist eserini değiştirmişlerdir.
İlkelerin Kullanımı
Fabrika örneğinde aslında estetiğin (venustas) sağlandığını görürüz ama uyum ilkesi sağlanmamıştır ve dolayısıyla da yapı başarılı bir örnek olmaktan çıkmıştır. Bunun tersinin geçerli olduğu yani uyumun, kullanımın (Utilitas) sağlandığı yapıların başarısızlığının estetik yetersizlikte yattığı durumlar da vardır.Kalıcılık (Firmitas) ilkesi daha çok hesaplama ve mühendislik bilgileri ya da yapım yöntemleri gerektirdiğinden farklı bir yerde tutulsa da ilkeler birlikte düşünülmelidir. Camileri ele alalım. Çoğu aslında Ayasofya, Sultanahmet ya da Selimiye camilerinin yapım yöntemlerine benzer yapılmış. Hatta eski camilerin tıpatıp aynısının yapıldığı yerler de var. Ancak tamamen aynı yapılan yeni camiler orijinalleri kadar etkileyici değiller.
Peki neden eski olanlar kalıcı olmaya değer görülüyorken, yenileri görülmez? Sebebi ilk yapılanların kendi dönemlerinde amaçları için en iyi yöntemi kullanmalarında saklı. O yapılar yapıldıkları dönemin çevresi için en iyi, açıklık geçme bakımından en kullanışlı yöntem kullanmları sebebiyle başarılılardır ve dönemlerinin enlerini yansıtırlar. Günümüzdekiler ise olsun diye yapılan ve günümüzü yansıtmadığı gibi geçmişi de gösteremeyen yapılar olarak kalır. Mimar Sinan günümüzde çok ince katmanlarla geçilen açıklıklar için kendi yönteminin kullanılmasına sevinir miydi sizce?
(Günümüz yöntemlerine uygun camiler de var ve onları tenzih ederim)
Toplamak gerekirse: Yapının kalıcı olması için fiziksel dayanımı yetmez ve diğer ilkeler de işin içine girer. Dayanımı ve estetiği yeterli ama uygunluğu olmayanlar gibi (özellikle günümüz için) uygun, dayanaklı ama estetik olmayanlar kalıcı olamaz. Dolayısıyla yapım sürecinde bu ilkeler ve tabii bu başlıkların altındaki diğer tüm ilkeler birlikte düşünülmelidir. Her aşamada ve sürekli. (Mimarlık zor demiştim galiba)
Kitap Önerisi:
Mutluluğun Mimarisi - Alain de Botton
Mimarlık Üzerine On Kitap -Vitruvius
(Günümüz yöntemlerine uygun camiler de var ve onları tenzih ederim)
Toplamak gerekirse: Yapının kalıcı olması için fiziksel dayanımı yetmez ve diğer ilkeler de işin içine girer. Dayanımı ve estetiği yeterli ama uygunluğu olmayanlar gibi (özellikle günümüz için) uygun, dayanaklı ama estetik olmayanlar kalıcı olamaz. Dolayısıyla yapım sürecinde bu ilkeler ve tabii bu başlıkların altındaki diğer tüm ilkeler birlikte düşünülmelidir. Her aşamada ve sürekli. (Mimarlık zor demiştim galiba)
Kitap Önerisi:
Mutluluğun Mimarisi - Alain de Botton
Mimarlık Üzerine On Kitap -Vitruvius
Görsel Kaynağı:
https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-12057/vitruvius/
Yorumlar
Yorum Gönder