KİTAP OKUMAK VE OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANMAK
KİTAP OKUMAK VE/VEYA OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANMAK
Okumak Neden Zor Gelir?
Taa ilkokulda, birinci sınıfta öğretilen bu yeteneğin uygulamaya geçirilmesinin zorluğunun altındaki ana sebep nedir? Vaktim yok, daha önemli işlerim var gibi bahanelerin kabul edilemez olduğu açık bunu yirmi dört saatinizi nereye harcadığınıza bakarak kolaylıkla görebilirsiniz. Öyleyse sıkıntının daha derinlerde olduğunu düşünebiliriz. Okumak sandığımız kadar kolay bir şey değil belki de. Bu noktada Reşat Nuri Güntekin'in piyano metaforuna bir göz atmalı:
"Niye kitap okumuyorlar demek, niye piyano çalmıyorlar demek gibi bir şeydir. Kafayı kitap okumaya alıştırmak parmakları piyano çalmaya alıştırmaktan kolay değildir.Ona göre yetişmek, ona göre hazırlanmak lazım gelirdi.Okumak bir kitaptan alınan elemanlarla kendine manevi bir dünya yapmak, onun içinde tek başına yaşayabilmek demektir. Bu, ta çocukluktan başlayan uzun alışkanlıklar ve egzersizler neticesidir."(Başlamadan söyleyeyim ta çocukluktan başlayan uzun alışkanlıklar ve egzersizler kısmına katılmıyorum. Bu kadar büyük bir zorluk değil)
Dikkatimi çeken kafayı alıştırmak ve hazırlanmak kısımları. Kitabı alırken, açmadan önce ve okumaya devam ederken süregelen o bırakma hissinin sebebi burada saklı.Bu, kitaplarla sınırlı bir durum da değil maalesef. İnsanın yapısı, evrimleşme süreci, içgüdüleri ile ilgili olan ve tüm işlerine etkiyen bir durum. Yeni bir şeye başlamadan önce oluşan o histen bahsediyorum. Aslında zor gelen şey okumak değil beynin alışkın olmadığı bir duruma karşı oluşturduğu savunma mekanizmasını kırmak. İşte zorluk burada: Hislerine Rağmen Bir Şeyler Yapmak'ta. Bu zorluğu aşmanın anlık bir durum değil bir süreç olduğunu da hesaba katarsak sanırım cevabımıza yaklaştık.
Bu Zorluk Nasıl Aşılır?
Aslında çözümü çok basit. Burası çokomelli: KOLAY değil BASİT. Çözümümüz beynin bunu yeni bir şey olarak tanımlamayı bıraktığı ana kadar istemeyerek/içten gelmeyerek yapmak. Burada dikkat etmemiz gereken şey bunun bir irade meselesi olduğu ve iradenin çalışma mekanizmasının da bir kasa benzemesi. Yani bir seferde kalkıp yüz sayfa okumak işe yaramayacağı gibi sürece olumsuz etkiyecektir bunun yerine günde 10-20 sayfa ile başlayıp bunu sürekli kılmak çok daha etkili olacaktır. Bunun yanısıra okuduğunuz içerik de çok önemli. Mesela felsefeye ilgisi ya da az da olsa araştırması olmayan kişi için Nietzsche ile başlamak çok sağlıklı olmayacaktır. Tabi okuyabilirsiniz ama piyano metaforuna bağlı kalırsak bu, akıllı telefonlardaki piyano oyunlarından Bethooven çalıp gerçekten çaldığınızı sanmaya benzeyebilir.
Tavsiyem araştırmayı sevdiğiniz, ilgilendiğiniz alanlardan yazarlara bakmanız veya (benim yaptığım gibi) kendi sorunlarınıza/engellerinize/takıntılarınıza bakarak onlar ile ilgili çözüm arayan veya öneren insanları ve kitapları okumanız. Böylece sorunlarınızı yaşarken yalnız olmadığınızı görür, bu sorunlara çözümler bulabilir, bilgilenir ve belki çözümün bir parçası olursunuz. Ya da mesleğinizde daha donanımlı ve bilinçli ilerlerken daha bilgili olur ve bunun verdiği gücün (bilgi güçtür) ve özgüvenin kariyerinize etkisini keyifle izlersiniz. Unutmadan eklemek gerek bilgi birikimini internetin sağlayacağını düşünüyorsanız üzgünüm ama kitaplarda olanı internette bulamazsınız.
Konuyu dağıtmadan bu zorluğu aşmak için basit olanı özetlersek; istemeyerek ve motivasyon beklentisinde sürünmeden başlamak. Bir süreç içerisinde olduğunun farkında olarak, başkalarına bakıp ani, yoğun ve başlangıçta anlaşılmayan okumalar yerine istediğin konularda istikrarlı ilerlemek. Bunu biraz sürdürünce beklenilen motivasyonun geldiği görülecektir. Çünkü istemeyerek başlanılan şey artık alışkanlık oldu ve hiç zorlanmadan yapılabiliniyor.
Peki Kitap Okumak Gerekli Mi?
Okumak abartılan bir şeyse? Niye bu kadar önemseniyor ki bu mesele? Bunun için önce okuma eyleminin kendisine bakmak gerek. Okumak arka arkaya gelen şekilleri birleştirme ve bunları çözümleyerek (google bkz.) anlamak. Bu anlamda fayda beynin işletim sistemini kullanmakta. İnsandaki örüntü tanıma yeteneğini geliştiren okuma eyleminin beynin çözüm üretim hızını etkileyeceği ve beynin sorunlarına (alzheimer gibi) karşı etkili olacağını tahmin etmek zor değil. Ayrıca yazılanları görsel olarak kafamızda canlandırırken de hayal gücünün geliştiğini unutmamak gerekir. Bunlar düşünme sürecinizi etkileyecek ve farklı açıları görebilmenizi sağlayacaktır.
İkinci olarak yukarıda değindiğim gibi hepimizin birtakım soruları/sorunları var. Bunların çoğunluğunu çözmek adı altında aslında halının altına süpürüyoruz çünkü sorunlarımızın cevapları genellikle içinde bulunduğumuz ortamda bulunmuyor. Hatta onları tanımlayamıyoruz bile. İşte bu durumlarda da kitaplar bir çözüm yolu olabiliyor. Mesela bir mimarlık öğrencisiyken sorduğum "bu bölümde ne işim var ve bunu yaparak mutlu olabilir miyim?" sorumu ele alalım. Cevabı fakültedeki akademisyenlerden, arkadaşlarımdan bulmam zor (onların çoğunun da aynı sistem ile orada olduğu gerçeğinden). Ancak bu soruya cevap arayan Alain de BOTTON'un "MUTLULUĞUN MİMARİSİ" kitabı çözümde gayet etkili oldu. Merak ettiğim, üzerine düşündüğüm veya düşünmem gereken konuları ve soruları gösterdi.Sonrasında ne zaman çözmekte zorlandığım bir durumla karşılaşsam bununla ilgili kitaplar bulunduğunu gördüm. (İnsanların sorunlarınızla çok da ilgilenemediği bir dünyada o sorunlarla ilgilenen birilerinin olmasının verdiği his gerçekten muhteşem.)
"Konuşacak kimse bulamadıkları için kaç kişinin yazar olduğuna, bu yüzden kaç kitap yazılmış olduğuna şöyle bir bakarsak, kitapçıların yalnız insanlar için gidilecek en iyi yer olduğunu anlarız."
Alain De Botton
Dünyadaki büyük liderlere, yöneticilere ya da başarılı olmuş büyük kişilere baktığımızda da kitap okumanın çok büyük bir yeri olduğunu görmek şaşrıtmıyor doğal olarak. Bu insanların işlerinin büyük kısmını bırakabildiği halde okumayı bırakmamaları üzerinde düşünülmesi gereken bir konu bence. Aradıkları şeylerin kitaplarda olabileceğini gizlemiyor gibiler. Sahi ne arıyorlar? Hepimizin zaman zaman aradığı şeyleri. Peki buldular mı? Bilmiyorum. Sanırım bu o kadar da önemli değil. Çünkü önemli olan nasıl bulmak değil.
DİKKAT: Kitaplarda yazanları direkt kabul etmek yerine ne olursa olsun sorgulamak okumanın kendisinden önemli. Kitaplar birilerinin yolundan düşünmeksizin gitmeniz için değil kendinizi bulmanız için yardımcı olmalı. Onlardan öğrendiklerinizden kendi yolunuzda yararlanmak iyidir. Soru sormak ve cevap aramak iyidir. Düşünmek iyidir. Ama birileri size hayatın anlamını, mutluluğu veya çözümü kesinkes vaat ediyorsa ondan uzak durmalısınız. Dolayısıyla bir kitabı okumadan önce yazarı ve kitapla ilgili biraz fikir sahibi olmanız da önemli.
Karikatür Selçuk Erdem
Yorumlar
Yorum Gönder